26.03.2021

CHP GENEL BAŞKAN KEMAL KILIÇDAROĞLU, NİLÜFER BELEDİYESİ ÇAMLICA İZZET SAYAREL HUZUREVİ VE KREŞİ AÇILIŞINDA KONUŞTU (26 MART 2021)

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Bursa Nilüfer Belediyesince yaptırılan Çamlıca İzzet Sayarel Huzurevi ve Kreşi'nin açılış törenine katıldı.
CHP lideri Kılıçdaroğlu, burada yaptığı konuşmada şunları söyledi: Teşekkür ederim gençler. Soğuk, vatandaşlarımızı bekletmeyelim, beni dikkatle dinlemenizi isterim sevgili konuklar, sevgili Bursalılar. Belediye Başkanımız güzel bir hizmet sunuyor, önce bu hizmete katkı veren iş insanlarına, ailelere yürekten teşekkür ediyoruz. Sonuçta bütün amaç daha güzel bir Bursa’yı inşa etmektir. Seçimlere girdik, yerel seçimlere, Bursa Büyükşehir’i alamadık. Kabahat kimde? Kabahat bizde Bursalılarda değil. Dolayısıyla buradan bütün partili arkadaşlarıma seslenmek isterim. Biz Bursa’ya gerekli güveni vermek zorundayız ve Bursa Büyükşehir Belediyesini alıp ‘Yeşil Bursa’yı tarihine uygun olarak yeniden inşa etmek zorundayız. Bunu yapacağız. Başkan adayımız burada çalışıyor, ben de izliyorum, her anını izliyorum. Bursa’yı gerçekten de tarihine yakışır, yeşilliğine yakışır, betondan arınmış yaşanabilir bir kent haline getirmek istiyoruz. İstanbul’da ne yapıyorsak, Ankara’da ne yapıyorsak, Adana’da, Antalya’da, Aydın’da, Eskişehir’de ne yapmak istiyorsak aynısını Bursa’da yapacağız, Bursalılar bunu hak ediyor. Dolayısıyla bize düşen görev önümüzdeki süreçte daha iyi çalışmaktır. İki, değerli Bursalılar Belediye Başkanı arkadaşlarıma şunu söyledim. Hiçbir ayrım yapmayacaksınız beldede çalışırken, bulunduğunuz bölgede şu A partili, bu B partili demeyeceksiniz, herkese eşit mesafede olacaksınız, herkesin yardımına koşacaksınız ve harcadığınız her kuruşun hesabını Bursalıya vereceksiniz, Antalya’da da Antalyalılara verilecek, her kuruşun hesabı verilecek. Niçin bunları yapıyoruz? Yeni bir siyaset anlayışını Türkiye’ye getirmek istiyoruz. Halkına hesap veren bir siyaset anlayışı, demokrasisi gelişmiş bir ülkeyi inşa etme anlayışı. Kavgadan değil huzurdan yana, öfkeden değil dinç olmaktan yana bu mücadeleyi yapacağız. Kentler yaşanabilir olacak, kentte insanlar özgürce rahat dolaşabilecek, kentlerin yeşil alanları olacak ve kentte yaşamanın ayrıcalıkları olacak. Yaşlı varsa, evde bakılamıyorsa böyle huzur evleri açılacak. Dolayısıyla insanlar güven içinde çocuklarını kreşe, yaşlılarını belli merkezlere getirecekler, kentin bütün olanaklarından yararlanacaklar.


Yine Belediye Başkanı arkadaşlarıma söyledim, özellikle yoksul mahallelerden başlayarak insanlara hizmet götüreceksiniz dedim. Oralarda yaşayan, kentin varoşlarında yaşayan insanlar da o kentin bütün nimetlerinden yararlanmak isterler. Dolayısıyla biz ayrımcılıktan yana değiliz, kavgadan yana değiliz, huzurdan yanayız, birlikten yanayız, beraber olmaktan yanayız. Biz bunu yaptığımız zaman Türkiye’ye örnek olan bir siyasi anlayışı yaşatmak ve büyütmek zorundayız. Çünkü biz Cumhuriyet Halk Partisiyiz. Çünkü biz halkın partisiyiz. Çünkü halktan yana projeler üreten ve hayata geçiren bir partiyiz. Biz Mustafa Kemal ve arkadaşlarının milli mücadele sonucunda savaş meydanlarında kurdukları bir partiden geliyoruz, o gelenekten geliyoruz, o inançtan geliyoruz, çünkü Kuvayı Milliyeciyiz, ülkenin birliğinden ve bütünlüğünden sorumluyuz. Biz sıradan bir parti değiliz, birlikten, beraberlikten yanayız. Ayrım yapmıyoruz, dikkatinizi çekerim ayrım yapmıyoruz. Bu coğrafyada, Türkiye coğrafyasında nerede yaşarsa yaşasın herkesin yaşamına saygı duyuyoruz, herkesin kimliğine saygı duyuyoruz, herkesin inancına saygı duyuyoruz. Peki biz insanların nesiyle ilgileneceğiz? Sorunlarıyla. Üniversiteyi bitirmiş çocuğu işsizse o siyasetin konusu olacak, onun kimliği inancı değil. Onun çocuğu iş buluyor mu, evinde huzur var mı, evinde bereket var mı, kadına şiddet uygulanıyor mu; bunların tamamını ama tamamını biz yapacağız, şiddetten arınmış bir toplum, kavgadan arınmış bir toplum bunu inşa edeceğiz.
Bakın, önümüzdeki seçimlerin kaderini 6 milyon 300 bin genç belirleyecek. 6 milyon 300 bin genç önümüzdeki seçimlerde ilk kez sandığa gidip ilk kez oy kullanacaklar. Onlar demokrasiyi istiyorlar, onlar özgürlük istiyorlar, onlar iş istiyorlar, onlar aş istiyorlar, onlar çalışmak istiyorlar, onlar üretmek istiyorlar, onlar yurtdışına gitmek değil kendi ülkelerinde çalışıp ekonominin gelişmesine katkıda bulunmak istiyorlar. Biz onların yolunu açacağız ve onlar bu ülkeye gerçek anlamda demokrasiyi getirecekler. Onlar bizim gurur kaynağımız olacak, onları her yerde, her ortamda alkışlayacağız. Onlar bizden daha iyi yetişti, onlar Türkiye’nin geleceğini çok daha sağlıklı bir şekilde belirleyecekler.
O nedenle gençler; size güveniyoruz, size inanıyoruz, sizler Türkiye’nin kaderini değiştireceksiniz, buna da inanıyorum. Benim de umudum sizlersiniz sevgili gençler. Ülkenin bugünü ve geleceğini sizler belirleyeceksiniz. Birlikte yapacağız bütün bunların tamamını. Söyledim; devlet kinle yönetilmez, devlet öfkeyle yönetilmez, devlet intikam duygusuyla yönetilmez, devlet akılla yönetilir, bilgiyle yönetilir, birikimle yönetilir, tecrübeyle yönetilir. Devlet eğer kinle, öfkeyle yönetilirse o zaman kavga çıkar, o zaman huzur olmaz, sokakta da, evde de hiçbir yerde huzur olmaz. Biz bu ülkeye gerçek anlamda huzuru getireceğiz. Bize oy vermeyenler de huzur içinde yaşayacak bu ülkede. Bize oy vermeyenler de bizi özgürce eleştirebilecekler. Ben bize oy vermeyi düşünmeyen bütün kardeşlerime seslenmek istiyorum. Beni özgürce eleştirme hakkını elde etmek istiyorsan bana oy vereceksin kardeşim, yanlışım varsa çıkacaksın eleştireceksin, ben de sana saygı duyacağım. Bu inancımı her yerde ama her yerde korudum, korumaya da devam edeceğim.
Tekrar hepinize en içten sevgilerimi, saygılarımı sunuyorum; Belediye Başkanıma, ekibine, arkadaşlarına. Ve bu iki güzel tesise maddi katkı veren ailelere de şükran borçluyuz, onları da yürekten kutluyoruz efendim.