28.02.2019

CHP GENEL BAŞKANI KEMAL KILIÇDAROĞLU BURSA KESTEL’DE; AKADEMİK ODALAR, STK TEMSİLCİLERİ, ESNAF ODALARI, MUHTARLAR VE İŞ İNSANLARIYLA BİR ARAYA GELDİ

CHP GENEL BAŞKANI KEMAL KILIÇDAROĞLU BURSA KESTEL’DE; AKADEMİK ODALAR, STK TEMSİLCİLERİ, ESNAF ODALARI, MUHTARLAR VE İŞ İNSANLARIYLA BİR ARAYA GELDİ
(28 ŞUBAT 2019)
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu: "Biz diğerlerine benzemeyiz, diğerlerinin mücadelesi cep mücadelesi ve yeşil dolar mücadelesidir. Bizim mücadelemiz hak mücadelesi ve insanlara hizmet etme mücadelesidir. Aramızda siyahla beyaz kadar fark var."
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 31 Mart yerel seçim çalışmaları kapsamında gerçekleştirdiği Bursa programına Kestel ilçesinden başladı.
Kestel Eski Kültür Merkezi’nde akademik odalar, sivil toplum kuruluşları, esnaf odaları, muhtarlar ve iş adamları ile bir araya gelen Genel Başkan Kılıçdaroğlu burada yaptığı konuşmada şunları söyledi:
Efendim hepinize merhabalar, biraz geciktik kusura bakmayın. Elde olmayan nedenlerle geciktik, onu da ifade edeyim.
Şimdi iki değerli başkanımızı dinledik, olabildiğince kısa bir şekilde yapacaklarını özetlediler. Ben öncelikle bizlerle birlikte olan muhtarlarımıza, odalarımıza, sivil toplum örgütlerine, İYİ Partinin Sayın İl Başkanına, Sayın Bakanıma, diğer belediye başkanı arkadaşlarıma ve siz değerli dinleyenlere yürekten sevgilerimi ve saygılarımı sunuyorum.
Kestel Belediye Başkanımız konuşurken bir cümle kullandı, “Hedefimiz birlikte yönetmek.” Doğru, ama birlikte yönetmekten ne anlıyoruz? Öyle ya birlikte yöneteceğiz, ne anlıyoruz birlikte yönetmekten? Birlikte yönetmek şudur, kentte yaşayanlar rahatlıkla sorunlarının çözümü için belediyede bir yetkiliye ulaşıyorlarsa ve önemli bir konuda karar alınacaksa o karar süreci içinde beldede yaşayanlar da kararın alımına katkıda bulunuyorlarsa, bunun adı birlikte yönetmektir. Asıl hedef de zaten budur. Kestel’de yaşıyorsunuz, sorun var mı? Var. Nasıl çözülecek? Bazı sorunlar var ki size sorulması lazım, bazı sorunlar var ki doğrudan doğruya belediye başkanının müdahale edip çözmesi lazım. Bazı sorunlar da var ki Kestel Belediyesinin ötesinde büyükşehirin çözmesi lazım. Yani gidecekler Mustafa Başkan’a diyecekler Kestel’in şu sorunu var, bu sorun büyükşehirindir el birliğiyle bu sorunu çözelim ve beraber çözecekler. Bugün iki belediye başkanımızın birlikte konuşmasının arkasında yatan amaç da budur. Birlikte hem Kestel’i, hem büyükşehiri yönetecekler, dolayısıyla bu birliktelik yerel yönetimlerde güç kazanmasını sağlayacaktır. Yani karar alma süreçlerinde belediye başkanı olan arkadaşlarımız daha güçlü bir profille halkın önüne çıkacaklardır.
Kestel’in sorunları var mı? Var tabi. Öteden beri ben Bursa’ya her gelişimde herkes sırayla Nilüfer’den söz ederdi. Giderdim lokantaya Nilüfer’den söz ederdi, caddede, sokakta birilerine merhaba dersem Nilüfer’den söz ederdi, taksi durağına uğradığımda Nilüfer’den söz edilirdi. Bir grup muhtar arkadaş geldi Ankara’ya, dediler ki “Sayın Bozbey yeniden Nilüfer Belediye Başkanı olsun.” Kendilerine şunu söyledim, “Nilüfer zaten iyi bir yerde, ama bütün Bursa niye Nilüfer gibi olmasın.” “Haklısın” dediler. Bütün Bursa’yı Nilüfer gibi yapacak, bu Bursa’ya yakışan bir şey. Bursa bir beton ormanına döndü. Yüksek binalar, yeşil yok, hava kirliliği var. Merkezden Çekirge’ye giden yer adeta duvarlarla örülü bir koridor gibi, buraların değişmesi lazım. Bursa’nın tarihine ve kimliğine uygun bir değişime, bir dönüşüme ihtiyaç var. Bu değişimi ve dönüşümü inşallah elbirliğiyle gerçekleştirecekler.
Kestel Belediye Başkan adayımız Kes-Süt’ten söz etti. Yani kırsalla belediye arasındaki ilişkilerden söz etti. Bizim Büyükşehir Belediyelerinin olduğu yerlerde, örneğin İzmir’de, örneğin Muğla’da, örneğin Tekirdağ’da, örneğin Aydın’da Büyükşehir Belediye Başkanlarımızın olduğu yerlerde kırsalla kent arasında son derece ciddi, tutarlı bir ekonomik ilişki kurulmuştur. Şöyle: Diyelim ki kentin çiçeklerle süslenmesi mi gerekiyor, gidiliyor kırsala deniyor ki siz çiçek ekiyorsunuz, kurun bir kooperatif ben bütün çiçeklerinizi satın alacağım ve kenti süsleyeceğim. Fidan mı ekiyorsunuz? Bütün fidanlarınızı alacağım, kenti fidanlarla donatacağım, dolayısıyla dışarıdan çiçek de ithal etmeyeceğim deniyor.
Sütte benzer bir proje, İzmir Büyükşehir Belediyemiz ilk olarak başlattı. İster fakir olsun, ister zengin olsun eğer bir evde bir çocuk doğmuşsa, 6 yaşına kadar oraya bir araç gelir, her hafta belli miktarda sütü kapının önüne koyar ve ayrılır. Hatırlarsınız değil mi, bunlar da okullarda süt vereceklerdi sözde çocuklara. Verdikleri sütlerden çoğu çocuklarımız da zehirlenmişti. Şimdi o projeyi de kestiler. Ama bakın yıllardır İzmir’de uygulanır, yıllardır Tire Süt Kooperatifinden süt alınır, yıllardır sütün kalitesinde en ufak bir değişiklik olmamıştır. Yıllardır hiçbir çocuk ben zehirlendim diye hastaneye de gitmemiştir. Niçin? Akıl var mantık var. Bir de vatandaşı ve çocukları sevme var, onlara saygı var, onlara güzel hizmet götürmek var. Bunları yapıyor muyuz? Yapıyoruz. Benzerini Kestel’de ve bütün Bursa’da istiyor musunuz? Gerçekten istiyor musunuz? Biz de size söz veriyoruz aynısını yapacağız, daha güzelini yapacağız. Bursa’nın bir kimliği var. Bir tarihsel dokusu, bir tarihsel kimliği var Bursa’nın. Bursa’nın kimliği kalmadı. Sadece tarım alanında hizmet etmek değil, sadece çocuklarımıza hizmet etmek değil… Bir kentte yaşamanın farklı özellikleri vardır. Vatandaşlar bir kentte yaşıyorlarsa; pazar günü çocuklarıyla aileleriyle güzel bir kahvaltı yapmak isterler, gazete okumak isterler, huzur içinde televizyon izlemek isterler, bir parka çıkmak isterler, bir sinemaya, bir tiyatroya gitmek isterler. Cumhuriyet Bayramında, 19 Mayıs Bayramında heyecanla meydanlara çıkmak isterler. Cumhuriyeti, Kuvayımilliyeyi, Gazi Mustafa Kemal’i, şehitlerimizi anmak isterler. Bütün bunları yapacak olan o kentin belediye başkanıdır. Kente heyecan katması lazım, kentte birlikteliği sağlaması lazım, kentli ne olursa olsun, hangi görüşten, kimlikten, inançtan olursa olsun herkesi kucaklaması lazım. Belediye Başkanı bunu yaptığı zaman o kentte birlik, o kentte beraberlik, o kentte huzur olur. Efendim bu mahalle bana oy vermedi, ben oraya hizmet götürmeyim… Öyle bir belediyecilik anlayışımız yok. Efendim şu mahallede yaşayanlar bize biraz uzak, bunlara hizmet götürmeyim… Asla öyle bir düşüncemiz yok. Sadece yoksul semtlere pozitif ayrımcılık yapacağız. Yoksul semtlere pozitif ayrımcılık yapacağız, oraya daha fazla hizmet götüreceğiz. Oradaki hayat standardını da Nilüfer’de yaşayanların hayat standardına çekeceğiz, asıl hedefimiz, asıl amacımız da bu.
Bir başka önemli nokta, işsizlik şu anda Türkiye’nin en temel sorunlarından birisidir. Bizim İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanımız Ekrem Bey dedi ki, “Aynı zamanda biz istihdam yaratacağız.” Hemen karşıdan “O belediyenin görevi değil, belediye istihdam yaratamaz” dediler. “Ben söz veriyorum, 150 bin kişilik istihdam yaratacağım” dedi. Yaratır mı? Yaratır,  devasa İstanbul. Arkasından belediyenin işi değildir diyenler dediler ki, “Biz de 200 bin kişilik istihdam yaratacağız.” Sen Başbakanlık yaptın niye yaratmadın kardeşim? Devleti yönetiyordun istihdam yaratamadın, şimdi Ekrem Bey söyledi diye ben de istihdam yaratacağım diyor. O sözlere bizim karnımız tok, biz icraata bakarız, sonuca bakarız. İstihdam yaratıldı mı? Yaratıldı eyvallah. Kimden başlayacağız? Yoksullardan başlayacağız. Fakir fukara bir kentte yaşıyorsa, o fakir fukara hayatını yoksulluk içinde sürdürüyorsa Belediye Başkanı koltuğunda rahat oturamaz. O aileye gidecek, o aileye yüksek hayat standardı sağlanması için elinden gelen her türlü katkıyı yapacak. Önce onun çocuğunu işe alacak. Biz açlıkla da mücadele edeceğiz. Bakın, açlık sınırı 2 bin 20 liranın üstüne çıktı, yani asgari ücretin üstüne çıktı. Yoksul ailelerde doğalgaz, elektrik ve su ücretlerinin belli bir miktarını belediye karşılayacak. Neden? Çünkü o ailelerde hayat standardı yükselmelidir.
Az önce başkanımız söyledi, dedi ki, “En pahalı suyu Bursalılar kullanıyor.” Suyu ucuzlatacak. Hayat standardını böylece yükseltecek, daha az para gidecek ama insanların hayat standardı yükselmiş olacak.
Değerli arkadaşlarım, bir başka noktaya daha değineyim. Kestel’in çevresi çok güzel, cennet gibi, köyleri cennet gibi, bunu ben gayet iyi biliyorum. O cennet gibi köylerde yaşayan yurttaşlarımızın da pek çok sorunları var. El ele verecekler, o sorunları da çözecekler. Kırsaldaki insanın kente gelmesi doğru değildir. İşi varsa gelsin, ama işi yoksa iş aramak için gelmemesi gerekiyor. Toprağı var, arazisi var, bereketli topraklar var, çalışkan insanlar. Bunlar üretecekler, bunları belediye satın alacak, dolayısıyla onlar gelir sahibi olacaklar, şehre gelmeye gerek kalmayacak. Her türlü imkanları belediyeler tarafından kendilerine sağlanmış olacak.
Bir başka önemli noktaya daha değineyim ve sözlerime son vereyim. Asla ve asla kışkırtıcı sözlere cevap vermeyiniz. Şimdi kaybedeceklerini gördükleri için tarihe saldırıyorlar, bize saldırıyorlar, insanlara saldırıyorlar, düzgün insanlara saldırıyorlar, Uğur Mumcu’ya saldırıyorlar, Bahriye Üçok’a saldırıyorlar, acaba CHP’lileri nasıl kışkırtırız, nasıl sokağa çekeriz diye. Bunların hiçbirisini görmeyin, hiçbirisini duymayın. Tek hedefimiz var, bu ülkeye gerçek anlamda demokrasiyi getirmek.
Bakın, 17 yıldır bu memleketi yönetiyorlar. 17 yıl dile kolay, neredeyse çeyrek asır, 17 yıldır yönetiyorlar. 17 yılın sonunda eğer 80 milyon insanı soğan kuyruğuna sokuyorlarsa hepimizin oturup düşünmesi lazım. “Belediyeleri yöneteceğiz” diyorlar, 17 yıldır yönetiyorsunuz, 17 yıldır ne yaptınız? Biz öyle 17 yıl, 27 yıl falan değil, 5 yıl içinde göreceksiniz Bursa başka bir Bursa olacak. Bursa herkesin imrendiği bir Bursa olacak. Öyle kalkıp da 10 yıl, 20 yıl, 30 yıl falan değil, 5 yılın sonunda göreceksiniz Bursa’yı. Kimliğiyle göreceksiniz, yeşil alanıyla göreceksiniz, turist sayısıyla göreceksiniz, kırsalın kalkınmasıyla göreceksiniz. Hiçbir çocuğun yatağa aç girmediği bir Bursa göreceksiniz, biz bunu vaat ediyoruz. Beton ormanında yaşanan bir kent olur mu arkadaşlar? Ağaca hasret, yeşil Bursa’ydı, ağaca hasret Bursa oldu, yeşile hasret Bursa oldu. Ne oldu yeşil Bursa? Hepsini düzelteceğiz. Gerçekten de yaşanabilir bir kent, yaşanabilir bir Türkiye, yaşanabilir bir Bursa’yı yeniden inşa edeceğiz, göreceksiniz. Herkesin huzur içinde yaşadığı bir Bursa, herkesin sokağında, caddesinde gezerken tanımadığı insana bile güler yüzle selam verdiği bir Bursa. Biz Bursa’yı böyle biliyoruz. Başkentlik yapmış burası. Turist sayısı az. Turist de fazla olacak, gelecekler. Tarihi eserler gün yüzüne çıkacak, daha fazla tarihi bütün dünyaya tanıtacağız. Bursa’nın tarihi sıradan bir tarih değildir. Osmanlı’ya başkentlik yapmış bir yer sıradan bir yer değildir. Dolayısıyla biz Bursa’nın tarihine, Bursa’nın kültürüne, Bursa’nın doğasına, Bursa’nın insanına sahip çıkacağız. Bu bizim namus görevimizdir. Bunu yapmadığımız takdirde görevimizi yapmamış oluruz. Biz bunu yapacağız.
Bazen bunu yapacağız derken efendim bu lafla olur mu diyorlar? Lafla olmaz tabi bu işler. Bu işler çalışarak olur, bu işler deneyimle olur, bu işler sabırla olur, bu işler geniş kitleleri ikna etmekle olur, bu işler birlikte yönetmekle olur. Bu işler yeri zamanı geldiğinde muhtar kardeşlerimizi davet ederek, muhtar kardeşlerim sizin mahallenizle ilgili şöyle bir projemiz var, şöyle bir çalışma yapacağız ne diyorsunuz diye düşüncesini almakla olur. Muhtarlar toplumun en önemli kanaat önderleridir. Belediye eğer muhtarlarla birlikte el ele yürürse her mahallenin sorunu çok daha rahat çözülmüş olacaktır. O açıdan biz kenti yönetirken geçmişte yaptıklarımızdan daha iyisini yaparak yola çıkmak zorundayız.
Nilüfer Belediye Başkanımız - eski diyorum artık, yeni Bursa Büyükşehir Belediye Başkanımız- kenti kentlilerle birlikte huzur içinde yönetecek. Yönetirken her kuruşun hesabını verecek. Yönetirken hiçbir çocuğun yatağa aç girmediği bir Bursa’yı hedefleyecek. Böyle çıkacak yola; yeşil Bursa, tarihsel kimliği öne çıkmış bir Bursa, turistlerin kaynadığı bir Bursa, esnafın rahat alışveriş yaptığı ve gelir elde ettiği bir Bursa. Bunu yapacağız, bunu yapmak için yola çıktık, bunu yapmak için mücadele edeceğiz. Tabi desteği kimden alacağız? Sizlerden alacağız.
Böyle bir Bursa’yı istiyor musunuz? Böyle bir Bursa’yı hedefliyor musunuz? Hiçbir çocuğun yatağa aç girmediği, herkesin aşının, işinin olduğu bir Bursa’yı istiyor musunuz? Bir üniversite kenti, bir sosyal kent, bir tarih kenti, bir yeşil doğa kenti olan Bursa’yı yüceltmek, büyütmek ve bölgenin ve Türkiye’nin ve dünyanın markası haline getirmek istiyor musunuz?
O zaman gelin başkanlar, buraya gelin bakalım. İstiyorlar, sözü birlikte vereceğiz. Birlikte hep beraber birlikte güç alarak yolumuza devam edeceğiz. Bizim mücadelemiz hak mücadelesidir, bizim mücadelemiz insanlara hizmet etme mücadelesidir. Biz diğerlerine benzemeyiz, diğerlerinin mücadelesi cep mücadelesi ve yeşil dolar mücadelesidir. Bizim mücadelemiz hak mücadelesi ve insanlara hizmet etme mücadelesidir. Aramızda siyahla beyaz kadar fark var.
Hepinize en içten selamlar, saygılar sunuyorum. Sağ olun, var olun diyorum değerli arkadaşlarım. 

Gündem'den Öne Çıkan Haberler