25.11.2022

Aylin Nazlıaka: Yalnız Değilsin, Biz Varız

Cumhuriyet Halk Partisi Kadın Kolları Genel Başkanı Aylin Nazlıaka'nın, CHP Genel Merkezi’nde düzenlenen 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü Programı ve Kadın Kolları 100 Bininci Üye Rozet Takma Töreninde yaptığı konuşma şöyle:

Sayın Genel Başkanım,

Değerli Basın Mensupları,

Hepinizi saygıyla ve sevgiyle selamlıyorum.

25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü’nü biz kadınlar için özel kılan, değer katan, anlam ve sorumluluk yükleyen onurlu bir mücadele hikayesi var. Dominik Cumhuriyeti’ni diktatörlükle yöneten Trujillo, halka baskıyı, zulmü ve ölümü reva görüyordu. Ülkede insan hakları ve demokrasi askıya alınmıştı. Tarihe adını “kelebekler” olarak yazdıracak Patria, Minerva ve Maria adlı üç kız kardeş, yaşananlara “Dur!” demek için mücadele meşalesini yaktı.

İşkencelerin ayyuka çıktığı bir süreçte, örgütlenmenin tek çözüm olduğunun bilinciyle hareket ettiler. Direnişin simgesi olan “Mirabal Kardeşler” defalarca tutuklandı. Mal varlıklarına el konuldu. Diktatör tarafından açıkça hedef gösterilmelerinden 23 gün sonra, takvimler 25 Kasım 1960’ı gösterdiğinde; üç kız kardeşin arabası yolda durduruldu. Önce tecavüze uğradılar, sonra da öldürülüp uçurumdan aşağı atıldılar.

Diktatör, kelebeklerden kurtulduğunu sandı. Oysaki onların uçurumun kenarında çırptığı kanatlar, büyük bir rüzgâra dönüştü ve diktatörlüğü yıktı. Zaten bütün diktatörlükler yıkılmak içindir!

Sayın Genel Başkanım,

1999 yılında Birleşmiş Milletler bugünü Kadına Yönelik Şiddetle Uluslararası Mücadele Günü olarak ilan etti. O günden bu yana her 25 Kasım’da şiddete karşı eylemler, paneller düzenliyoruz. Ama ne yazık ki, Türkiye’de kadınlar sırf kadın oldukları için öldürülüyor. Özellikle AKP döneminde her gün 2 kadın hayattan koparılıyor, her üç kadından biri hayatının bir döneminde şiddet türlerinden en az birine maruz kalıyor. İktidar ise öldürülen kadınlardan sadece “sayı” olarak bahsediyor. Oysaki o kadınlar bir anneydi, evlattı, kardeşti, arkadaştı, komşuydu…

Sayın Genel Başkanım, işte bu nedenle bugün kürsüyü sayı olmayan, koskocaman bir hayatı simgeleyen kadınlara bırakacağım…

İzninizle onları kürsüye davet etmek istiyorum. Bugün aramızda farklı coğrafyalardan, farklı hayat hikayeleri olan kadın arkadaşlarımız var.

İlk olarak YaşamHak projemiz kapsamında hayatına dokunduğumuz Güllü Akman’ı kürsüye davet etmek istiyorum.

Güllü Akman, 25 yaşında, bir çocuk annesi… Şiddet nedeniyle boşandığı erkek tarafından pompalı tüfekle vuruldu. Çok sayıda ameliyat geçirdi ve kolu hala iyileşmedi… Gelin! Güllü’yü dinleyelim…

Gülay Mutlu, 36 yaşında, iki çocuk annesi… Yaşadığı şiddet sarmalından kurtulmak için sığınacağı bir yer yoktu. “Yalnız Değilsin, Biz Varız” diyen CHP Kadın Kolları olarak bizler onun hayatına dokunduk. Şimdi Gülay Mutlu’yu dinliyoruz…

Deniz Yeşildağ, eşinden psikolojik şiddet gördüğü için boşanma davası açan bir kadın. Atipik otizm tanısı konulan 6 yaşında bir çocuk annesi. Yaşadığı kâbustan kurtulması için yanında olduğumuz Deniz’i kürsüye davet etmek istiyorum. Deniz anlatsın, neler yaşadığını…

Hilal Sultan Kırgöz, henüz 21 yaşında idi… 43 yaşındaki Önder Lafçı ile birlikte olmayı kabul etmediği için vuruldu. 45 gün felçli kaldıktan sonra hayatını kaybetti. Daha hayatının baharında yaşamdan koparılan Hilal Kırgöz’ün annesi Zeynep Kırgöz aramızda… Zeynep hanımı dinliyoruz…

Kadına yönelik şiddet kimi zaman fiziksel, kimi zaman ekonomik, kimi zaman cinsel, kimi zaman dijital… Ülkenin dört bir yanında kız kardeşlerimiz şiddete karşı büyük bir mücadele yürütüyor. Bugün de tanıklık ettiğiniz üzere, çoğunlukla yalnız kalıyorlar. İki yıl önce partimizin hayata geçirdiği YaşamHak projemiz kapsamında yanlarında oluyoruz. Hukuksal ve psikolojik destek sunuyoruz. Şiddet mağduru bütün kadınlara tekrar sesleniyoruz:

YALNIZ DEĞİLSİN, BİZ VARIZ!

CHP Kadın Kolları İl ve İlçe Başkanlarının 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü‘ne ilişkin eş zamanlı yaptıkları basın açıklaması ise şöyle:

"Değerli Basın Mensupları,

Bugün, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü. Dünya çapında şiddete karşı dayanışmayı yükseltme, mücadeleyi büyütme ve şiddet nedeniyle yaşamını kaybeden kadınları saygıyla anma günü. Bu nedenle örgütümüzle birlikte, 81 ilde, 973 ilçede eş zamanlı basın açıklaması yapıyoruz.

Tarih sayfalarında bugünü özel kılan ve sorumluluk yükleyen onurlu bir mücadele hikayesi var. Dominik Cumhuriyeti’ni yöneten diktatör, halka baskıyı, zulmü ve ölümü reva görüyordu. Ülkede insan hakları ve demokrasi askıya alınmıştı. Tarihe adını “kelebekler” olarak yazdıracak üç kız kardeş, yaşananlara “Dur!” demek için mücadele meşalesini yaktı. 

İşkencelerin ayyuka çıktığı bir süreçte, örgütlenmenin tek çözüm olduğunun bilinciyle hareket ettiler. Direnişin simgesi olan “Mirabal Kardeşler” defalarca tutuklandı. Mal varlıklarına el konuldu. Diktatör tarafından açıkça hedef gösterilmelerinden 23 gün sonra, takvimler 25 Kasım 1960’ı gösterdiğinde; üç kız kardeşin arabası yolda durduruldu. Önce tecavüze uğradılar, sonra da öldürülüp uçurumdan aşağı atıldılar.

Diktatör, “kelebekler”den kurtulduğunu sandı. Oysaki onların uçurumun kenarında çırptığı kanatlar, büyük bir rüzgâra dönüştü ve diktatörlüğü yıktı.

1999 yılında Birleşmiş Milletler bugünü Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü ilan etti.

Değerli Basın Mensupları,

Biz kadınlar dünyada ve Türkiye’de şiddet sarmalına karşı sesimizi yükseltiyoruz. “Kelebekler”in onurlu direnişine sahip çıkmaya ve mücadeleyi büyütmeye devam ediyoruz.

Ülkemizde yaşayan kadınlar, en temel hak olan yaşam hakkı için direniyor. AKP’nin iktidara geldiği 2002 yılından bu yana kadın cinayetleri sistematik olarak arttı. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun verilerine göre, 2002 yılında 66 kadın cinayeti işlenmişken, 2021 yılında 217’si şüpheli olmak üzere 497 kadın hayattan koparıldı. 1 Ocak 2022 ile 1 Kasım 2022 arasında ise 202’si şüpheli olmak üzere en az 482 kadın öldürüldü.

Şüpheli kadın ölümü yoktur, etkin yürütülmeyen soruşturmalar vardır!

Malatya’da 14 yaşındaki Elif Gültekin’in intihar ettiği öne sürüldü. Savcılık soruşturmayı yeniden başlattığında, Elif’in töre cinayetine kurban gittiği üç yıl sonra anlaşıldı.

Eskişehir’de evinin bodrumunda ölü olarak bulunan 41 yaşındaki iki çocuk annesi Beyhan Biçer’in intihar etmediği, evli olduğu Ercan Biçer tarafından öldürüldüğü ise iki yıl sonra ortaya çıktı. 

Değerli Basın Mensupları,

Bizler “Kadın cinayetlerini durdurun!” diye haykırırken, eski Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk, “Her kadın cinayeti bizim kadına yönelik şiddetteki kadın cinayeti değildir. Her şüpheli ölüm de kadın cinayeti değildir” demekle yetindi. Çocuğa yönelik tecavüzde “çocuğun rızası”ndan bahseden Bekir Bozdağ, Adalet Bakanı oldu. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, öldürülen kadınlardan sadece “sayı” olarak bahsetmeye devam etti. Yetti mi? Hayır! Şimdiki Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Derya Yanık, “2021’in ilk 10 ayında 242 ve 2022’nin ilk 10 ayında 225 vaka var. 2022’de yüzde 7 bir azalış görülüyor’’ dedi. Yanık’ın açıklamasında bir de itiraf vardı: “Kadın cinayetlerinin yüzde 8’i koruma kararı altında yaşanıyor!”

Kadınları koruyamayan, şiddeti tolere edilebilir bulan, öldürülen kadınları sadece sayı olarak nitelendiren zihniyete bir kez daha sesleniyoruz: “HER KADIN BİR HAYATTIR!”

Edanur Demir, öldürüldüğünde 17 yaşındaydı. Antalya’da bir kafede çalışıyordu. Semih Melih D. tarafından öldürüldü. Sanık ifadesinde "Tabanca ile şaka yapmak istedim” dedi. Nasıl bir şakaysa, namluyu Edanur’un başına doğrultmuştu!

Sıla Şentürk, öldürüldüğünde 16 yaşındaydı. Ailesinin defalarca karakola giderek şikayetçi olduğu, 10 ayrı suçtan sabıkası olan Hüseyin Can Gökçek tarafından öldürüldü.

Hasret Dalkoparan, öldürüldüğünde 20 yaşındaydı, 1,5 yaşında çocuğu vardı ve 5 aylık hamileydi. Katili, dini nikahla birlikte olduğu Ozan Dum idi.

İsimlerini tek tek saymanın günler süreceği binlerce kadın katledildi! Bu kadınlar sayı değildi, hayatın ta kendisiydi. Anne, evlat, abla, kız kardeş, arkadaş, öğretmen, doktor, mühendis, hemşire, karşı komşu… Yaşamdan koparılan kadınların arkasında gözü yaşlı anneler, babalar, çocuklar kaldı. Kimimiz öğretmenini, kimimiz doktorunu, kimimiz sırdaşını, kimimiz akrabasını sonsuzluğa uğurladı…

O nedenle bugün 81 il, 973 ilçede kadın erkek tek ses olduk, haykırıyoruz:

KADIN CİNAYETLERİ POLİTİKTİR!

Değerli Basın Mensupları,

İktidarın kadını yok sayan politikalarına karşı, biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak kadınları güçlendiren eşitlikçi politikaları hayata geçireceğiz. Bu mücadeleyi kadın erkek bir arada vereceğiz.

Kadınların can simidi olan İstanbul Sözleşmesi’nden asla vazgeçmedik, vazgeçmeyeceğiz. İktidara geldiğimizde Genel Başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun söz verdiği gibi 24 saat içinde İstanbul Sözleşmesi’ni yeniden yürürlüğe koyacağız.

İki yıl önce İstanbul Sözleşmesi’nin bir maddesini hayata geçirdik. Genel Merkezimizde bir “Alo Şiddet” hattı kurduk. “YaşamHak” projemiz aracılığıyla 444 82 85 numaralı hattımızı arayan tüm şiddet mağduru kadın ve çocuklara, 7/24 ücretsiz destek hizmeti verdik, vermeye de devam ediyoruz.

YaşamHak projemiz kapsamında bugüne kadar binlerce kadının hayatına bire bir dokunduk. 81 ilde 129 gönüllü avukat ekibi kurduk. Bu sürede 1135 kadına yönelik şiddet ve çocuk istismarı duruşmasını takip ettik. Sivil toplum örgütleri, meslek odaları, barolar ve yerel yönetimlerle 125 protokol imzaladık.

Değerli Basın Mensupları, 

İktidara geldiğimizde, yol haritamız hazır. Kadını güçlendirecek eşitlikçi politikaları derhal uygulamaya koyacağız.

Bizlere ülkemizin ve partimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ten kalan büyük bir mücadele mirası var! Hiçbirimiz eşitlik mücadelemizden asla vazgeçmeyeceğiz! Bugün sokaklara çıkarken, haklarımızı ve demokrasiyi savunmak için bir arada olacağız, kadın erkek hep birlikte sesimizi yükselteceğiz.

GELİYOR GELMEKTE OLAN!"

Gündem'den Öne Çıkan Haberler