21.01.2017

21 Ocak 2017 tarihli Anayasa Değişikliği Teklifinin Kabulü Ardından Yapılan Olağanüstü TBMM Grup Konuşması

CHP GENEL BAŞKANI KEMAL KILIÇDAROĞLU, ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ TEKLİFİNİN TBMM’DE KABUL EDİLMESİNİN ARDINDAN CHP GRUBUNU OLAĞANÜSTÜ TOPLADI

CHP GENEL BAŞKANI KEMAL KILIÇDAROĞLU:
BU TARİH, BİR PARLAMENTONUN KENDİ TARİHİNE İHANET TARİHİDİR


CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Bugün 21 Ocak 2017. Demokrasi tarihimiz açısından önemli bir tarih. Bu tarih parlamentonun kendi yetkilerini devretme tarihidir. Bu tarihi bizim milli Kurtuluş Savaşı açısından da büyük önemi vardır. Bu tarih aynı zamanda bir parlamentonun kendi tarihine ihanet tarihidir." dedi.

Anayasa değişikliği teklifinin TBMM’de kabul edilmesinin ardından Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu CHP Grubunu olağanüstü topladı. Grup toplantısında konuşan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu şunları söyledi:



Teşekkür ederim değerli milletvekili arkadaşlarım, her Cumhuriyet Halk Partili milletvekili önümüzdeki süreçte çocuklarına, varsa torunlarına şunu anlatacaktır: “Biz sizin geleceğiniz için, bu ülkenin geleceği için, şanlı bayrağımız için her türlü mücadeleyi göze aldık.” Bunu söyleyeceksiniz, gururla söyleyeceksiniz ve onurla söyleyeceksiniz.

BU MÜCADELE VATAN MÜCADELESİDİR, BAYRAK MÜCADELESİDİR
Bütün insani koşulların dışında çok ağır bir yükün altına girdiğimizi biliyorum hep birlikte. Bir saat demedik, iki saat demedik on saat demedik, on dört saat demedik, gönül birliği içinde mücadelemizi sürdürdük. Bu mücadele bizim demokrasi tarihimize geçecektir. Bu mücadele Cumhuriyet Halk Partisinin kutsal mücadelesidir. Bu mücadele bir siyasal partinin mücadelesi olmasının çok daha ötesinde vatan mücadelesidir, bayrak mücadelesidir.

Biz Cumhuriyet Halk Partililer olarak hiçbir ayrım yapmadan, kimliği ne olursa olsun, inancı ne olursa olsun, yaşam tarzı ne olursa olsun hiçbir ayrım yapmadan bütün vatandaşlarımızın demokratik ve özgür bir Türkiye’de yaşamalarını istiyoruz. Bizim gibi düşünmeyen insanların da özgürce düşüncelerini ifade edecekleri bir Türkiye istiyoruz. Ama bugün geldiğimiz noktada neden kaygılarımız var?

SARAYIN VEKİLLERİ ASLA MİLLETİN VEKİLLERİ OLAMAZLAR
Birinci nedeni şu; milletten oy alıp milletin vekilliğini üstlenen bazı milletvekilleri, üzülerek ifade edeyim ki anayasa değişikliklerini görmeden imzalamışlardır. Onlara gerçek anlamda milletvekili yani milletin vekili denmez. Sarayın vekilleri asla milletin vekilleri olamazlar. Birinci noktamız budur.

İkinci önemli nokta; eğer milletin vekiliysek, hukuka inanıyorsak, hukukun üstünlüğüne inanıyorsak bir şey daha yapmamız gerekiyor. Anayasanın öngördüğü kurallar içinde oyumuzu kullanmamız gerekiyor. Özellikle iktidar kanadının hemen hemen bütün milletvekilleri kabinlere girmeden ve birbirlerini denetleyerek oylarını kullandılar. Buradan şimdi sabahın ilk saatlerinde hukukun üstünlüğünü savunan ve savunmak zorunda olan Anayasa Mahkemesinin değerli yargıçlarına sesleniyorum: “Anayasanın değiştirilmesi teklif edilemeyen maddelerine siz de sahip çıkmak zorundasınız. Hukukun üstünlüğüne siz de sahip çıkmak zorundasınız.” Bu sadece bizim görevimiz değil, bu ülkede yaşayan her yurttaşın özellikle de yargıçların görevidir.

Bir önemli düzenleme daha; ilk bu parlamentoda iktidar kanadının ağırlıklı oylarıyla torba anayasa değişikliği gerçekleşmiştir.
Bakın değerli arkadaşlarım, 54 maddedeki değişiklik tek madde halinde geçmiştir. 54 maddede değişiklik yapıyorsunuz tek madde halinde geçiyor. Oysa anayasa diyor ki, her değişikliğin ayrı ayrı oylanması lazım.

DEMOKRASİYE, VATANIMIZA SAHİP ÇIKMAK HEPİMİZİN GÖREVİDİR
Değerli arkadaşlarım, bugün 21 Ocak 2017. Bizim demokrasi tarihimiz açısından da, cumhuriyet tarihimiz açısından da önemli bir tarih bu tarih. Parlamentonun kendi yetkilerini devretme tarihi bu tarih. Böyle bir iradeyi sergilediği tarihtir. Bu tarihin bizim Milli Kurtuluş Savaşı açısından da büyük bir önemi vardır. Bu tarih aynı zamanda bir parlamentonun kendi tarihine ihanet tarihidir. Evet kendi tarihine ihanet tarihidir. Kendi yetkilerini devretme iradesini gösterdiği tarihtir. Saraydan alınıp millete verilen yetki bu değişiklikle tekrar milletten alınıp saraya veriliyor. Geldiğimiz nokta kocaman bir U dönüşüdür.

Bu açıdan bütün vatandaşlarıma, bütün milletime sesleniyorum. Demokrasiye sahip çıkmak hepimizin ortak görevidir. Vatanımıza sahip çıkmak hepimizin ortak görevidir. Bu ülkede huzur içinde birlikte yaşamak ve bu iradeyi göstermek hepimizin ortak görevidir. Bunu yapmak zorundayız. Birlikte yapacağız. Hiçbir ayrım yapmadan demokrasi paydasında, cumhuriyet paydasında, bayrağımız, vatanımız paydasında ortak mücadele edeceğiz.

İktidar sahipleri “3Y ile mücadele edeceğiz” diye iktidara geldiler. “Yoksullukla, yolsuzlukla ve yasaklarla mücadele edeceğiz” dediler. Bugün üçü de aynen devam ediyor. Ama bir başka 3Y’yi başka bir iradeye teslim ettiler. Yasama, yargı ve yürütmeyi. Başka bir iradeye, tek bir kişiye teslim ettiler. Bu rejim değişikliğine biz karşıyız. Türkiye bu rejim değişikliğini kaldıramaz. Bütün yetkilerin tek kişiye verildiği otoriter bir yönetimin Türkiye’nin geleceği açısından felaket olacağını hepimizin bilmesi gerekiyor.

BU ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİYLE TÜRKİYE CUMHURİYETİ VATANDAŞLARININ HANGİ SORUNU ÇÖZÜLECEK?
Değerli milletvekili arkadaşlarım, şu iki soruyu gittiğiniz her yerde yurttaşlarımıza hatırlatın. 15 yıldır iktidarda olan bir parti, 15 yıldır hangi kanunu istediniz de çıkaramadınız? 15 yıldır hangi kararı almak istediniz de alamadınız? Ve neden Türkiye bugün bu hale geldi? Ve şu soruyu da bütün vatandaşlarımıza soruyoruz. Merak ediyor vatandaşlarımız, bu anayasa değişikliğiyle Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının hangi sorunu çözülecek? Bir Allah’ın kulu çıksın desin ki, bu anayasa değişikliğiyle Türkiye’nin şu sorununu çözeceğiz. İçerde ve dışarıda devasa sorunlarla karşı karşıyayken, bu sorunların çözümü için iktidar kanadı açık çek vermişken, bütün bu sorunları bir tarafa atıp “İlla biz bu ülkede rejimi değiştireceğiz, başkanlık sistemini getireceğiz” diyorlar. Bütün yetkileri de bir kişiye vereceğiz. Bu ülkenin başka düşünen akıllı adamı yok mudur? Bu ülkenin parlamentosu yok mudur? Bu ülkenin yargısı yok mudur? Bu ülkenin üniversiteleri yok mudur? Bu ülkenin hukuk fakülteleri yok mudur? Bu ülkenin işçisi, çiftçisi, memuru, emeklisi, esnafı yok mudur?

TARAFLI BİR CUMHURBAŞKANININ BU ÜLKEYE GETİREBİLECEĞİ HİÇBİR HAYIR YOKTUR

Değerli arkadaşlarım, hep beraber bunları anlatacağız. Bu anayasa değişikliğiyle sadece bir kişinin geleceği güvence altına alınıyor. 80 milyonun geleceği ateşe atılıyor ama bir kişinin hayatı ve geleceği güvence altına alınıyor. 80 milyon ve bir kişi. Bunu da her yerde anlatmamız lazım. Hiçbir vatandaşımızın can ve mal güvenliği yoktur şu anda. Bu anayasa değişikliğiyle can ve mal güvenliğinin olmaması sürekli hale getiriliyor. Biz yurttaşlarımız arasında hiçbir ayrım yapmadan, hangi siyasi partinin üyesi olurlarsa olsunlar, hangi siyasi partiye sempati duyarlarsa duysunlar, hangi siyasi partiye oy verirlerse versinler, kimlikleri ne olursa olsun, yaşları, yaşadıkları bölgeler ne olursa olsun biz açık ve net söylüyoruz tarafsız bir Cumhurbaşkanı istiyoruz. Taraflı bir Cumhurbaşkanının bu ülkeye getirebileceği hiçbir hayır yoktur. Kendi ülkemizde huzur içinde yaşamak istiyoruz. Çatışmadan uzak durmak istiyoruz.

GERÇEKLERİ BÜTÜN AYRINTILARIYLA MİLLETİMİZE ANLATACAĞIZ

O açıdan mücadelemizi sürdüreceğiz. Şimdi saatimiz 04.30. Bu saatten itibaren bütün milletvekili arkadaşlarım, hep birlikte sokak sokak, cadde cadde, kahve kahve, fabrika fabrika gezeceğiz. Gerçekleri bütün ayrıntılarıyla milletimize anlatacağız. Şu soruyu sorun önce sevgili vatandaşlarımıza: “Siz taraflı bir Cumhurbaşkanı mı istiyorsunuz, yoksa tarafsız bir Cumhurbaşkanı mı istiyorsunuz? Siz camiye, kışlaya, adliyeye siyaset girsin mi istiyorsunuz, girmesin mi istiyorsunuz? Biz ‘camiye de, kışlaya da, adliyeye de siyaset girmesin, Cumhurbaşkanı devletin sigortası olsun ve tarafsız olsun’ diyoruz. Eğer siz buna ‘evet’ diyorsanız referandumda bu önünüze gelecek. Hep birlikte buna ‘hayır’ diyeceğiz. Türkiye’nin hayrı için, çocuklarımızın geleceği için, vatanımız, milletimiz için buna ‘hayır’ demek zorundayız ve anlatmak zorundayız.”

Bu olay sadece ve sadece CHP’nin sorunu değildir. Bu sorun işçinin sorunudur, memurun sorunudur, emeklinin sorunudur, sanayicinin sorunudur, ev kadınının sorunudur, üniversitede hoca olanın sorunudur, ilköğretimde hoca olanın sorunudur, öğretmen olanın sorunudur. Birlikte mücadele edeceğiz. Birlikte halkımıza anlatacağız.

PARLAMENTODA OYNANAN OYUNU, BÜYÜK TÜRK MİLLETİ BOZACAKTIR

Dolayısıyla şu çağrıyı sabahın şu ilk saatlerinde yine bütün vatandaşlarıma yapıyorum: “Demokrat olanlar, kendisini liberal olarak görenler, kendisini milliyetçi olarak görenler, Atatürkçü olarak görenler, ülkücü olarak görenler, akademisyenler, avukatlar, doktorlar, çiftçiler, memurlar, emekliler hep birlikte vatanımıza sahip çıkalım. Hep birlikte bayrağımıza sahip çıkalım. Hep birlikte cumhuriyetimize sahip çıkalım. Hep birlikte demokrasimize sahip çıkalım. Hep birlikte bu güzel ülkede huzur içinde yaşayalım. Hep birlikte bu güzel ülkede insan gibi yaşayalım. Düşüncelerimizi rahatlıkla ifade edelim.“

Bunun mücadelesini vereceğiz. Bizim mücadelemiz haklı bir mücadeledir. Bizim mücadelemiz demokrasi mücadelesidir. Bizim mücadelemiz cumhuriyet mücadelesidir. Bizim mücadelemiz hürriyet, özgürlük mücadelesidir. Bizim gibi düşünmeyenlere saygı gösterme mücadelesidir. O nedenle biz haklıyız. Parlamentoda oynanan oyunu büyük milletimiz, büyük Türk milleti bozacaktır. Buna yürekten inanıyorum.

200 YILLIK DEMOKRASİ MÜCADELESİ GERİYE DÖNDÜRÜLEMEZ
Birinci bölüm tamamlandı. Nerede? Mecliste. Nasıl tamamlandı? Ne getirdiğini bilmeden imzalayan milletvekilleriyle tamamlandı. Biz halkımızla birlikte, vatandaşımızla birlikte, milletimizle birlikte nerede tamamlayacağız? Bütün Türkiye’de. Bütün Türkiye’de mücadelesini yapacağız.
200 yıllık demokrasi mücadelesi geriye döndürülemez. Her davamızda haklıyız, her söylediğimizde haklıyız. Bir Allah’ın kulu çıkıp iktidar kanadından bir Allah’ın kulu çıkıp şu söylediğiniz yanlıştır diyemiyor. Diyemez de zaten. Çünkü biz sadece kendimizi değil, bu ülkenin insanlarını, bütün insanları savunuyoruz, Türkiye’yi savunuyoruz ve onların çıkarlarını savunuyoruz.

Dolayısıyla değerli arkadaşlarım, TBMM’de yapılan bu hatayı milletimiz kesinlikle düzeltecektir buna yürekten inanıyorum. Milli Kurtuluş Savaşını beraber verdik, şimdi demokraside Milli Kurtuluş Savaşını vereceğiz. Hürriyette, özgürlükte Milli Kurtuluş Savaşını vereceğiz. Hep birlikte vereceğiz tarafsız bir Cumhurbaşkanı oluncaya kadar. Milletin iradesi parlamentoya sağlıklı yansıyıncaya kadar, her vatandaşın huzur içinde düşüncesini açıklayıncaya kadar, yasakların olmadığı, düşüncelerin özgürce ifade edildiği bir Türkiye’yi ayağa kaldırıncaya kadar. Hepimizin mücadelesi önemlidir. Ülkemize karşı, çocuklarımıza karşı, vatanımıza, cumhuriyetimize, birliğimize karşı bu mücadeleyi yapacağız.

Mücadelemiz hayırlı olsun değerli arkadaşlarım. Hepinize saygılar sunuyorum.