12.05.2023

13. Cumhurbaşkanı Adayı Kılıçdaroğlu Samsun’da: Sandığa Gidilecek, Oy Kullanılacak ve Bu Ülkeye Demokrasi Gelecek”

CHP Genel Başkanı ve Millet İttifakı Cumhurbaşkanı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu:

-“Çiftçilere sözüm var; onlara kırmızı mazot vereceğim, onların alın terini asla ve asla yere düşürmeyeceğim. Herkes kazanacak, herkes üretecek ve bütün Türkiye huzur içinde yaşayacak. Sözüm söz; hiçbir çocuğun yatağa aç girmediği güzel bir Türkiye’yi inşa edeceğim. Beraber, birlikte inşa edeceğiz.”

-“Sarp’a kadar uzanacak -Mustafa Kemal Atatürk’ün hayaliydi- bir demiryolu yapamadılar. 22 yılda yapamadılar. Göreceksiniz, Bay Kemal’in iktidarında bunların tamamı olacak. Tamamını yapacağız.”

-“Benim sözüm var, 2015’ten bu yana sözüm var, ‘Emekliye Ramazan ve Kurban Bayramında en az asgari ücret kadar ikramiye vereceğiz’ diye. Vermediler. Önümüzde Kurban Bayramı var. Bütün emekli kardeşlerim gidecekler, bankadan emekli aylıklarını aldıklarında 15 bin liralık ikramiyeyi de görecekler. Helal olsun, analarının ak sütü kadar helal o para.”

-“ Paranın nereye harcanacağına siyasi otorite karar verir. Var olan siyasi otorite, paraların büyük kısmını beşli çetelere veriyor. Ben o beşli çetelerden son kuruşuna kadar alacağım; bu ülkenin işçisine, memuruna, emeklisine, esnafına, herkese vereceğim. Onlar yandaşlara çalışıyor, Bay Kemal vatandaşa çalışacak.”

-“Sakın şöyle bir rehavete kapılmayın, ‘Ya bir oydan ne olacak, bir şey olmaz, ben de sandığa gitmeyeyim.’ Hayır. Sandığa gidilecek, oy kullanılacak ve gerçekten bu ülkeye demokrasi gelecek.”

-“Demokrasi, 85 milyon vatandaştan toplanan paraların nereye harcandığını vatandaşa anlatmak demektir. Şimdi siz elektrik düğmesine bastığınızda 4 çeşit vergi ödüyorsunuz. Musluğu açtığınızda 5 çeşit vergi ödüyorsunuz. Bu paralar nereye gidiyor? Bu mutfaklardaki yangın ne? Kadınlar pazara giderken ne olduğunu görüyorlar. Beyler cennette, size cehennemi layık görüyorlar. Onları ne yapacağımı ben gayet iyi biliyorum.”

-“Benim bu ülkeye sözüm var; gerçekten de her ailenin en az asgari ücret kadar gelir güvencesi olacak. O para kadının banka hesabına yatacak ve kadın, memur gibi, işçi gibi, emekli gibi gidip aylığını çekecek ve çoluk çocuğunun, ailesinin rızkını sağlayacak.”

-“Çarşamba Şeker Fabrikası… Onlar kapatırlar, Bay Kemal açar. Çarşamba’ya sözüm var. Geleceğim, fabrikayı açarken bütün Çarşambalılar da orada olacak. 34 yıl sonra yurt dışından şeker ithal ettiler. Yahu şeker fabrikasını kapatıyorsun, dışarıdan birileri şeker getirsin, cebini doldursun, köşeyi dönsün diye.”

-“Size sözüm var. Kul hakkı yemedim, kul hakkı yedirmeyeceğim. Onlar bunu söyleyemiyorlar. Cumhur İttifakındakiler bunu söyleyemiyorlar. Diyemiyorlar, ‘Kul hakkı yemedim, diyemiyorlar kul hakkı yedirmeyeceğim’ diye. Ama biz, hep birlikte kul hakkı yemeyeceğiz ve kul hakkını da yedirmeyeceğiz.”

CHP Genel Başkanı ve Millet İttifakı Cumhurbaşkanı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu, bugün Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ile birlikte Samsun’da miting düzenledi.

CHP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu, mitingde yaptığı konuşmada şunları söyledi:

Hazır mıyız? Samsun hazır mıyız? 19 Mayıs gibi yürekli bir şekilde hazır mıyız? Size söz ben de hazırım. Beraber, birlikte mücadele edeceğiz. Yaşlısıyla, genciyle, kadınıyla, erkeğiyle birlikte mücadele edeceğiz ve Türkiye’ye gerçek anlamda; huzuru, barışı, kardeşliği, erdemi, irfanı, güzelliği hep beraber getireceğiz. Size söz!

Samsun olağanüstü güzel bir kent. Kadim bir kentimiz aynı zamanda. Güzel ovaları var, yaylaları var, dağları var. En önemlisi de çok güzel insanları var. Sizlerle beraber olmak, sizlere hitap etmek, dolayısıyla en azından karşılıklı gülümsemek benim için dünyanın en güzel onurlarından birisi. O nedenle hepinizi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum. Sağ olun, var olun diyorum.

Yaylaları var dedim, ovaları var dedim, bereketli ovaları var dedim. Ama çiftçi çok memnun değil. Onlara sözüm var, onlara kırmızı mazot vereceğim, onların alın terini asla ve asla yere düşürmeyeceğim. Herkes kazanacak, herkes üretecek ve dolayısıyla sadece Samsun değil bütün Türkiye huzur içinde yaşayacak. Sözüm söz; hiçbir çocuğun yatağa aç girmediği güzel bir Türkiye’yi inşa edeceğim. Beraber, birlikte inşa edeceğiz. Huzur içinde yaşayacağız göreceksiniz.

100. yılında yine Sarp’a kadar uzanacak -Mustafa Kemal Atatürk’ün hayaliydi- bir demiryolu yapamadılar. 22 yılda yapamadılar. Göreceksiniz Bay Kemal’in iktidarında bunların tamamı olacak. Tamamını yapacağız.

Emekli kardeşlerime de seslenmek isterim. Öteden beri emeklilerin… Emekli dediğimiz şudur; gençliğinde çalışan, üreten, alın terini döken, sigorta primini yatıran ve zamanı gelince de emekli olan kişi demektir. Emekli olduğu zaman da onun insanca yaşaması lazım, huzur içinde yaşaması lazım. Ele güne muhtaç olmaması lazım, kahveye oturduğu zaman bir arkadaşına en azından çay ısmarlayabilmesi lazım. Parayı vermediler, büyük sıkıntılar yaşadı. ‘İki bayramda birer ikramiye verin.’ dedim. Önce ‘Para yok’ dediler, sonra biner lira verdiler. Şimdi seçim geliyor, bin lira daha verdiler. Benim sözüm var, 2015’ten bu yana sözüm var, ‘Emekliye Ramazan ve Kurban Bayramında en az asgari ücret kadar ikramiye vereceğiz’ diye. Vermediler. Önümüzde Kurban Bayramı var. Bütün emekli kardeşlerim gidecekler, bankadan emekli aylıklarını aldıklarında 15 bin liralık ikramiyeyi de görecekler. Helal olsun, analarının ak sütü kadar helal o para. Ben bunu söyleyince bağırıyorlar, ‘Parayı nereden bulacaksın?’

Sevgili Samsunlular, tam 27,5 yıl devlette çalıştım. Paranın nereye harcanacağına siyasi otorite karar verir. Bir bütçe yapılır; emekliye mi para verelim, çiftçiye mi para verelim, ücretliye mi para verelim, memura mı para verelim, yatırıma mı para aktaralım; bunlara siyasi otorite karar verir. Ama var olan siyasi otorite, paraların büyük kısmını beşli çetelere vereceğim diyor ve beşli çetelere veriyor. Ben o beşli çetelerden son kuruşuna kadar alacağım; bu ülkenin işçisine, memuruna, emeklisine, esnafına herkese vereceğim. Onlar kazanmayacak halk kazanacak. Çünkü onlar yandaşlara çalışıyor, Bay Kemal vatandaşa çalışacak. Emin olun vatandaşa. Sizin için çalışacağım.

Gençler, sizlere de bir çift sözüm var. Türkiye’nin kaderini siz değiştireceksiniz. Bakmayın biz böyle konuşuyoruz ama sandığa gideceksiniz, oyunuzu kullanacaksınız, otoriter bir yönetimi demokratik yollarla değiştireceksiniz. Söz mü? Gençler söz mü? Sandığa gideceksiniz değil mi? Oy kullanacaksınız değil mi? Sakın şöyle bir rehavete kapılmayın, ‘Ya bir oydan ne olacak, bir şey olmaz, ben de sandığa gitmeyeyim.’ Hayır. Sandığa gidilecek, oy kullanılacak ve gerçekten bu ülkeye demokrasi gelecek.

Demokrasi nedir biliyor musunuz? Demokrasi, 85 milyon vatandaştan toplanan paraların nereye harcandığını vatandaşa anlatmak demektir. Şimdi siz elektrik düğmesine bastığınızda 4 çeşit vergi ödüyorsunuz. Musluğu açtığınızda 5 çeşit vergi ödüyorsunuz. Bu paralar nereye gidiyor? Bu mutfaklardaki yangın ne? Kadınlar pazara giderken ne olduğunu görüyorlar. Beyler cennette, size cehennemi layık görüyorlar. Onları ne yapacağımı ben gayet iyi biliyorum. Ama her mutfağa huzuru ve bereketi getireceğim.

Beslenme çantası uygulamasını da kaldıracağız göreceksiniz. Anne diyor ki…

Hiç meraklanmayın beraber göndereceğiz. Beraber göndereceğiz hiç endişe etmeyin. Kararlıyım, önüme dünya kadar engel çıkarıyorlar. Onu da söyleyeyim, dünya kadar engel çıkarıyorlar, dünya kadar iftiralar atıyorlar. Utanmadan bir sürü rezalet şeyler uyduruyorlar. Ama ne yaparsa yapsınlar, bu millet kararını vermiş. Yeter artık ya, yeter kardeşim ya! Yeter milleti böldün ya, yeter milleti ayrıştırdın ya. Yeter mutfaktaki yangın ya. Bu milleti soğana mahkûm ettin ya. Yeter kardeşim, yeter!

Gelecek; göreceksiniz Bay Kemal gelecek, mutfaklardaki huzuru göreceksiniz, bereketi göreceksiniz. Evlatlarınızı nasıl huzur içinde okula göndereceksiniz, göreceksiniz. Bir yıl içinde, bir yıl; Allah nasip ederse yurt sorununu çözeceğiz. 22 yıldır çözemediler ya, bir yılda çözeceğiz.

‘Suriyelilerin kuyumcusu var, ben dükkân açamıyorum dedem’ diyor. Hiç meraklanma; bu kardeşiniz, en geç iki yıl içerisinde bütün Suriyelileri Suriye’ye uğurlayacak. Hiç endişe etmeyin. Söylüyorlar, bir de kendilerine ‘Biz milliyetçiyiz’ diyorlar. Siz kim, milliyetçilik kim? Sınırları yolgeçen hanına döndürdünüz. Elini, kolunu sallayan geliyor. Nasıl bir Türkiye’dir burası? Ama sözüm var; sınır, hudut namustur ve o namusu koruyacağız. O sınırdan izinsiz kuş uçurtmayacağız, kuş. Herkes gelecek, herkes haddini bilecek. Suriyeli kardeşlerimizi de göndereceğiz, Afgan kardeşlerimizi de göndereceğiz.

‘Biz, Kemallere gönül verenlerdeniz’ diyorsunuz. Eyvallah.

Hanımlar, size de bir çift sözüm var. Evdeki en büyük sıkıntıyı yaşayan sizsiniz. Mutfaklardaki yangının farkındayım. Çocuğun beslenme çantasına ne koyayım diye çoğu zaman düşünürsünüz. Aybaşında bir aylık alınır; kira parası nereye, su parası nereye, minibüs parası nereye… Dünya kadar hesap yaparsınız, ay sonunu nasıl getireceğiz diye. İnşallah buradan Türkiye’yi kurtaracağız ve benim bu ülkeye sözüm var; gerçekten de her ailenin en az asgari ücret kadar gelir güvencesi olacak. O para kadının banka hesabına yatacak ve kadın, memur gibi, işçi gibi, emekli gibi gidip aylığını çekecek ve çoluk çocuğunun, ailesinin rızkını sağlayacak.

Diyorlar ya ‘Efendim Bay Kemal gelirse sosyal yardımlar kesilir’. Niye kesilsin? Tam tersine, sağ elin verdiğini sol el görmeyecek. İnsanın onurunu koruyacaksınız. Ben, bunu yapacağım göreceksiniz. ‘Parayı nereden bulacaksın’ diye soruyorlar ya bana. E sen beşli çetelere para bulurken para var, vatandaşa gelince para yok. Alacağım, o beşli çetelerden alacağım ve sizlere vereceğim. Bu ülkeye, bu insanlara vereceğim. Hiç endişe etmeyin.

Esnaf kardeşim, senin durumunu da biliyorum. Rahmetli Özal orta direk derdi. Büyük sıkıntılar yaşadığını biliyorum. Çiftçinin ve esnafın bankalara, Esnaf Kefalet veya zirai kooperatiflere olan borçlarının faizlerini sileceğiz. Anaparayı da makul taksitlerle alacağız. Elin oğluna milyarları veriyorsun; avroları veriyorsun, dolarları veriyorsun. Esnaf için çalışacağım, çiftçi için çalışacağım, üretici için çalışacağım.

Daha önce geldiğimde Bafra Ovası’na gitmiştim. Ovanın bütün güzelliklerini görmek mümkün. Bir bakıyorsunuz böyle uçsuz bucaksız bir yeşillik var. Gerçekten de orada alın teri dökenlerin hakkını teslim etmek lazım. Şimdi, koyun dışarıdan geliyor, canlı hayvan dışarıdan geliyor, et dışarıdan geliyor, mısır dışarıdan geliyor, buğday dışarıdan geliyor. Yahu biz niye üretmiyoruz? Bizim insanımız niye kazanmasın? Bunu da yapacağız, bizim insanımız kazanacak, onlara her türlü desteği vereceğiz. Çiftçiye, üreticiye, alın teri dökene her türlü desteği vereceğiz. Bundan emin olmanızı isterim.

Milliyetçilik; ona da kısaca değineyim. Çünkü uzun süre oldu, ayaktasınız. Ondan sonra vedalaşalım. Milliyetçilik; açık ve net söylüyorum; Bay Kemal’e milliyetçilik dersi verecek olan henüz anasından doğmamıştır. Nokta. Sen gidersin. 33 askerimiz Suriye’de şehit edildi. Nereye gittiler? Putin’in kapısına gittiler. Putin ne yaptı? Bekletti, koridorda bekletti. Kronometreyi açtı, bütün dünyaya seyrettirdi. Bu mudur milliyetçilik? Benim ağırıma gidiyor. Türkiye Cumhuriyeti devletini temsil eden birisi, bir başka ülkenin devlet başkanının kapısında dakikalarca bekletilmez. Benim size sözüm var. Allah nasip eder, oy verir, cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturduğumda, hiçbirinizin, 85 milyon hiçbirinizin yüzünü yere eğdirmeyeceğim.

Göreceksiniz, Türkiye’yi göreceksiniz, baharı göreceksiniz, birlikte yaşamayı göreceksiniz, huzur içinde yaşamayı göreceksiniz, kardeşçe yaşamayı göreceksiniz. Birbirimizin külüne muhtacız aslında. Bu ne kadar güzel bir söz. Dolayısıyla her birimiz kucaklaşacağız. Benim size sözüm var. Bu ülkeye baharı getireceğim, baharı. Güzelliği getireceğim, güzelliği. Hiç endişe etmeyin. Kavgaları bitireceğim, hiç endişe etmeyin. Bunların tamamını yapmak benim boynumun borcudur.

Size son olarak şunu da ifade edeyim. Samsun, potansiyel olarak çok hızlı büyüyebilir bir kent. Ama bugüne kadar yeterli büyümeyi sağlayamadı. Burasının önemi; Samsun’un ne önemi var diyeceksiniz. Burası, Anadolu’ya açılan bir kapıdır. Burayı biz, Allah nasip ederse Mersin’e ve İskenderun Limanı’na bağlayacağız demir yollarıyla. Herhangi bir yerde yatırım yapan, herhangi bir yerde üretim yapan kişi demir yollarıyla malını limana taşıdığında örneğin İskenderun Limanı’na taşıdığında, Mersin Limanı’na taşıdığında, Samsun Limanı’na taşıdığında, Trabzon limanına taşıdığında bütün lojistiğini devlet karşılayacak. Böylece Anadolu’nun içini dolduracağız. Böylece Samsun büyüyecek, Trabzon büyüyecek, Mersin, Anadolu,  Anadolu’nun içi tümüyle büyümüş olacak. Kaynakları doğru ve yerli yerinde harcayacağız. Bunu da bilmenizi isterim.

Her kuruşun hesabını vermek benim namus borcudur. Bir daha söylüyorum. Ödediğiniz verginin yani her kuruşun hesabını vermek benim namus borcumdur. Biz 6 lider bir araya geldik ve bir Ortak Mutabakat Metni hazırladık. Onlardan birisi de, kurallardan birisi de ulusal vergi konseyi kurmak. Yani ödenen her kuruş verginin hesabını bir rapor halinde yayınlayacağız Türkiye’de herkes paranın nerelere harcandığını görecek. Herkes görecek bunu. Bunu da sağlayacağız.

Çarşamba Şeker Fabrikası… Onlar kapatırlar, Bay Kemal açar. Çarşamba’ya sözüm var. Geleceğim, fabrikayı açarken bütün Çarşambalılar da orada olacak. 34 yıl sonra yurt dışından şeker ithal ettiler. Yahu şeker fabrikasını kapatıyorsun, dışarıdan birileri şeker getirsin, cebini doldursun, köşeyi dönsün diye.

Benim cumhurbaşkanı olmamı istemeyen iki kesim var. Onları da söyleyeyim size. Bir Beşli Çeteler. ‘Efendim Bay Kemal sakın olmasın.’ Olacağım, olacağım. Milletin takdiriyle olacağım, milletin iradesiyle olacağım. Göreceksiniz. Millet takdir edince olacağız. İkincisi, uyuşturucu baronları. Onlar da istemiyorlar. Söz verdim, uyuşturucu baronlarının kökünü kazıyacağım. Kimse olmayacak. Gencecik evlatlarımızı kimsenin zehirlemesine izin vermeyeceğim. Evlatların anneler için ne kadar değerli olduğunu biliyorum. Annelerin evlatları üzerine nasıl titrediğini biliyorum. O nedenle evlatlarımızı korumak, benim de boynumun borcudur.

Ekrem başkan, bitirirken konuşmasını onun meşhur bir sloganı var onunla başlayıp ve bitirelim. Her şey çok güzel olacak. İnanın her şey çok güzel olacak. Beraber sandığa gideceğiz.

Sakın şunu da unutmayın; ilk kez sandıklar konusunda bu kadar tedbir aldık. Hiçbir sandığı boş bırakmadık. Aman, ne olursunuz gidin; demokrasi için, ülkeniz için, bütün güzellikler için ve bu ülkeye baharın gelmesi için oyunuzu kullanın. Elinizi vicdanınıza koyun, oyunuzu kullanın.

Bir şey söyledim, her yerde söylüyorum, burada da söyleyeyim. Size sözüm var. Kul hakkı yemedim, kul hakkı yedirmeyeceğim. Onlar bunu söyleyemiyorlar. Cumhur İttifakındakiler bunu söyleyemiyorlar. Diyemiyorlar, ‘Kul hakkı yemedim, diyemiyorlar kul hakkı yedirmeyeceğim’ diye. Ama biz hep birlikte kul hakkı yemeyeceğiz ve kul hakkını da yedirmeyeceğiz. Her şey nasıl olacaktı? Her şey çok güzel olacak.

Hepinize en içten sevgiler, saygılar sunuyorum. Sağ olun, var olun diyorum.


CHP GENEL BAŞKANI VE CUMHURBAŞKANI ADAYI KEMAL KILIÇDAROĞLU SAMSUN’DA

Gündem'den Öne Çıkan Haberler